11 Temmuz 2009 Cumartesi

'AŞK' ile...


Yoktum epeydir. ama sevdiğim blogları okudum vakit buldukça. yoğun geçiyor bu aralar. bir proje aldım. üç ay kadar buna yoğunlaşmam gerekiyor. bitince büyük adam olcem :P çok satan kitapları okumayı pek tercih etmiyorum. çok iyi promosyon yapıldığından iyi satan yazarlar var. bu fırsat verilmeyip de arada kaybolan çok iyi kalemler var aslında. çifte standart olduğunu düşündüğümden çok tercih etmiyorum çok satan kitapları. ama Elif Şafak'ın son kitabı 'AŞK'ı Mesnevi'den esinlenerek yazdığını duyunca bir söyleşisinde merak ettim. Bir de yazarın daha önce hiç bir kitabını okumamıştım ama hafta sonu gazete yazılarını takip ediyordum. söyleşide de böylee bir tevekkül hali, bir huzur yüzünde, yumuşacık ses tonu, sakinliği falan etkiledi beni. okuyan bir kaç arkadaşım da şiddetle tavsiye edince okudum kitabı. bu vakitsizliğime rağmen yolda, uyumadan önce, yemek yerken kısacası bulduğum her fırsatta hem de. bırakamadım elimden. gerçekten etkilendim.

Zaten oldum olası pozitif enerji neyin tırı vırılarını budizmde, taoda falan filan arayan insanları garipsemişimdir. abi bizim Mevlana'mız yok mu. 'kim olursan ol yine gel' diyen, dünyanın tanıdığı. napıcan konfiçyüsü falan. sana ahanda burnunun dibinde söylüyo özüne dön, enerjiyi de, iyiliği de, Allah'ı da içinde bulacaksın demiyor muydu? Mesnevi'yi okumak isterim. elimde fosforlu kalem, hep altını çizerek okudum. kafamı en çok kurcalayan cennet cehennem ve kader kavramlarıydı önceden. kitapta bunları da çok sade biçimde özetlemiş.

'' Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama.İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.''

'Geçmişte çok kötü bir günah işlemiş, şimdi de vicdanı aç bir fare gibi beynini kemiren bir adamın çektiği azaptan daha beter cehennem azabı olabilir mi? O adama sor, anlatsın sana cehennem nedir. Yada insanlığa maddi manevi hayrı dokunan, kalp kırmak yerine kalp onaran, sonsuz bir muhabbet zincirinde halka olmayı başaran ve kainatın sırlarına parmaklarının ucuyla dokunan kişinin doygunluğundan öte cennet mi var? O adama sor, anlatsın sana cennet nedir. ' (bknz.syf. 231)

oldum olası cehennem azabını malzeme yapan din adamlarından tiksinmişimdir. İşte tam da buydu inandığım. başımı örtmüyorum. namaz kılmıyorum. ama ben iyi bir insanım. kötü söz söylemiyorum, kötü düşünmüyorum, Allah'la arama kimseyi sokmuyorum. duamı kendim ediyorum. bunun üzerine ibadet mi var ? şekle, kalıba sokmak neden dini?

'' Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, 'ne yapalım kaderimiz böyle' deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin. '' (bknz.syf.275)

Şu kaderci, teslimiyetçi ruh halimiz de beni delirten durumlardandı. Allah sana akıl, mantık vermiş. hayatına elbette yön verebiliyorsun. fırsatları görüp değerlendirmek ya da görmezden gelmek senin tercihin.

''Aşka hepimizin ihtiyacı var. Hangi sınıftan, hangi kesimden, hangi görüşten olursak olalım aşk herkes için temel bir ihtiyaç. Kainatın özü aşk. Yaradılışımızın sebebi aşk. Romandaki kurallardan biri diyor ki: hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Ömrü hayatımız, belki de bütün çabalarımız tamamlanma arayışından kaynaklanıyor. Ve bizi tamamlayacak olan yegâne şey aşk. Onu arıyoruz hepimiz.'' (yazarın söyleşisinden)

Kitabın kapağının pembe tasarlanmış olmasını yazar; kız çocuğu annesi olmasının ve evde bu nedenle pembe renk hakimiyetinin kararını etkilemiş olabileceğini söylüyor. bi de çok güldüğüm tarafı bu kapak rengi işinde, yurdum erkeklerinin 'erkek adam pembe kapaklı kitap okumaz' mantığı nedeniyle okuyamadıklarını yayınevine iletmiş. bu baskıya dayanamayan yayınevi ise çareyi erkekler için kapağı kül rengi tasarlamak da bulmuş. şu kalıpları aşabilsek önce, sonrasında neleri aşabilicez ah bi anlayabilsek.

Hasılı canım blogcum, çoook keyifle, çokça da düşünerek, sindirerek okumaya çalıştım her satırını. Şiddetle tavsiye ederim...

YASAL UYARI

Bu blogtaki yazılarımın izinsiz ya da kaynak belirtilmeden kopyalanması,yayınlanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanununa aykırıdır ve suç unsuru oluşturur.