İçinde hayallerimi,kocaman gülümsememi,samimiyetimi,papatyalarımı,
demli çayımı,şekerli kahvemi,umutlarımı, saflığımı, kırılganlığımı,masallarımı,yalnızlığımı,dualarımı sakladığım gemim
karaya oturdu..
Baktığında benim,aslında hiç kimseyim..
Üzgünüm,asiyim ve sanırım sizden değilim..
'Sevdiğim işi yapmak istiyorum' diyen kızımın gelecek kaygılarını
taa içimde hissediyorum.
Ne demeliyim?
-İyi kazanabileceğin bir işi,sevdiğin işe tercih etmelisin(mi?)..
-Bu ülkede böyle bir lüksün yok ne yazık ki..Tercih yapmalısın(mı?)..
-Sanat,müzik yaparak hayatını idame ettirmen çok zor(mu?)..
-İnsan konservesi büyük binalarda,hafif itişerek,çokça savaşarak,ittifak kurmadan,fırsatları kollayıp yırtıcı bir kaplan gibi avına kenetlenerek, 'ilerle,başar,hadii' nidalarıyla,bir süre sonra robotlaşarak iş hayatında
kalıcı olup yükselebilirsin(mi?)..
-Hiç açılmayan camları olan,sağlam,tek kişilik bölmeli ofislere sürüye
katılarak ilerlemelisin.Kısıtlı ve samimiyetsiz gülüşlerle,bilgisayar
ekranlarınızın ardında işe koyulmalısın.Gittikçe uzaklaşarak insanlardan,
daha az kelimeyle,daha azalan seslerle konuşarak hem de.
Artık bir ruh değil,bedenden ibaret olarak hem de(mi?)..
''Elbette yapmak istediğin iş olmalı hayatında.Severek yapmalısın ki iş,
yaşamak için amacın olmasın.Keyif alman için hayattan iş,aracın olsun.Karamsarlığa gerek yok.Yeter ki iste.O senin olsun.''
Neden olmasın ki :))
Giderek hissizleşiyoruz.Prozac toplumu oluyoruz zannımca.Acıyla başedemiyor,zorluklara direnemiyoruz. Kaçışımız,sığınağımız bu sentetik ilaçlar.Suni iyilik hali..Duydukça üzülüyorum..
Oysa kök salmamak,köksüz,bağsız olmak,esintiye göre
yol almak mümkün olsa..
Hayalsiz kimsecikler değil,ruhunda masalları yaşatan bir nesil yetişse..
Hatta bütün dünya buna inansa,bi de hayat bayram olsa :))